ÖZGÜRLÜĞÜN ŞARTLARI / BERAT KANDİLİ
Bize Ramazan’ın yakınlığını hatırlatan, kendimizi Ramazan’a hazırlamamız için bir uyarı niteliğinde olan kıymetli bir günü ihya etmeye gayret edeceğiz.
Berat kelimesinden kısaca bahsedecek olursak: Kelimenin aslı “Berâet”tir ve sözlükte; “zorluktan kurtulmak ve uzak olmak” anlamlarına gelir. Berat Gecesi Şaban ayının 15.gecesine tekabül eder, bizler için kıymeti ayet ve hadisle işaret edilmiş bir gecedir.
Kuran’ı Kerim’de “Leylet’ül Mübareke” olarak anılan gecenin Berat Gecesi olduğu söylenmiştir.
“O mübarek gecede, her hikmetli iş katımızdan bir emirle ayırt edilir.” (Duhan, 44/1-4)
Peygamberimiz de bu geceyle ilgili şöyle söylemiştir:
“Bu gece Şaban’ın on beşinci gecesidir. Allah Teâlâ bu gecede Beni Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem’den kurtarır. Ancak kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz.”
(Buhârî, et-Tergîb ve’t-Terhib, II, 118)
Peygamberimiz’in söylediklerinden anladığımız kadarıyla bu gece bizler için Allah’ın af kapılarını araladığı bir fırsat gecesidir.
Diğer özel günlerle ilgili yayınlamış olduğumuz yazılarımızda Kandil mirasından ve kandillerin dinimizdeki yerinden bahsetmiştik o sebeple burada tekrar söz etmeyeceğiz.
Ancak Rabbimiz’n bize affedilmemiz için fırsat olarak sunduğu bu kıymetli geceden nasipdar olabilmek için de üzerimize düşeni yapmaya çalışacağız.
İnsanı insan yapan, hata ve kusurlarıdır. Allah kullarından mükemmel, kusursuz ya da günahsız olmalarını beklemez. Allah kullarından yalnızca bu hata yapabilme potansiyeline sahip olan acizliklerini farkında olarak Rablerinin yüceliğini kabullenmelerini ister. Bu da kulluğumuzun temelini oluşturur. O sebeple biz bu geceyi bir af fırsatı olarak görecek ve bunun için Allah’tan affedilmeyi isteyeceğiz.
Ayrıca Peygamberimiz’in hadisi şerifini biraz inceleyecek olursak, Allah’ın bu gecede sayısız insanı cehennem ateşinden kurtaracağını bize müjdeliyor. Ancak affedilerek özgürleşebilmek için bir takım şartlar koyuyor ortaya. Bu şartları yerine getirenin affedileceğini söylüyor Allah Resulü:
İlk şart tabiki de inancımızın temeli olan tevhide zıtlık teşkil eden şirk koşma meselesi. Şirk koşmak sadece topyekün Allah’ın varlığını reddetmek anlamına gelmez. Şirk, Allah’tan başka herhangi bir şeyi kendimize otorite merci olarak seçmemizi de kapsamına alır. Başka ideolojilerin bizlere dayattıklarını kabullenmek ve bunlar için kendi esaslarımızı terketmek de şirkin bir çeşididir. O anlamda Allah affedilmek için ilk şartı yalnızca ona kulluk etmek olarak belirliyor. Yani toplumun, elalemin, eşyanın, arkadaşın, modanın, paranın, mevkinin kulu değil sadece Allahın kulu olmamızı istiyor.
İkinci şart belki de günümüzde insani ilişkilerin en yıpratıcı noktasını oluşturan bir takım karakteristik zaafiyetlerden bahseden. Kin ve düşmanlık… Allah bizi kitabında ve Peygamberinin yasalarında kardeş kılmışken biz birbirimize olan hasetlerimiz çekememezliklerimiz yüzünden bu kanunu çiğniyoruz. Allah affedilmeyi talep ettiğimiz gecede bize şunu söylüyor, sana karşı hata yapanlara sen kin tutarken ,sen onları affetmemişken ben senin kinle dolu olan kalbini nasıl affedebilirim. O halde affedilmek için önce affetmeyi öğrenmeli ve kalbinde bulunan kini ve nefreti silmelisin.
Üçüncü şart akrabalık bağlarını sağlam tutabilmek. Hatır ve hürmet gösteren saygılı ve değerli bireyler olabilmek. Deminki madde ile de bağlantıya sahip diyebiliriz. Belki kızdığın kırıldığın yakınların var Allah diyor ki bu duygular seni esir almamalı, özgürleşmelisin. Bu duygular seni içine çekmemeli ,sana yön vermemeli. Dünyada Allah’ın seni bir takım bağlarla bağladığı insanlara karşı hürmetli olmalısın. Belki sevmeyebilirsin belki hoşlanmayabilirsin ama bir mü’min olarak her şeyi bırak ve yalnızca karşındakine Allah’ın yarattığı aciz bir kul olduğu için hürmet et. Saygısızlık etme, küsme, kavga etme. Zarar görmemek için mesafe koy belki ama unutma ki zaten sana karşı iyi ve sevgi dolu olanla bağı sağlam tutmak kolaydır, asıl nefsimizi zorlayan zaten haksızlığa uğrayıp zarar gördüğümüzde doğru olanı yapmaya çalışabilmektir. O yüzden bu duyguların seni esir almasına izin verme, özgürleş ve Allah’ın affına sığınmak için affetmenin mutlaka gerekli olduğunu unutma.
Dördüncü şart gururlu ve kibirli olmamak, acizliğini fark edebilmek ki bunun da kulluğun ilk ve en temel şartı olduğunu söylemiştik. İnsanlardan kendini üstün görmemelisin, sahip olduklarını kendinin zannetmemelisin, her şeyin sana bir emanet olarak verildiğini bilmeli ve takva sahibi olmak dışında hiç bir vasfın seni üstün kılmadığını bilmelisin. Yapılan haksızlıklar , aldatmacalar, ihanetler her biri insanın benlik sevdasını yıkamamış olmasından kaynaklıdır. O halde hem kendimize hem başkalarına zarar vermemek için benliğimizi yıkacak, gurur ve kibirden arınacağız.
Beşinci şart anne babaya karşı saygılı olmak ve onların rızasını kazanmaktır. Allah Kur’anı-ı Kerim’de kendine kulluk etme emriyle anne-babaya iyiliği hep bir arada zikretmiştir. Buradan da anlıyoruz ki Allah kendisine kulluk edilmesine kıymet verdiği kadar anne-babaya iyiliğe de kıymet vermiştir. Çünkü kendisini taşıyan büyüten, bakan, ihtiyaçlarını karşılayan insanlara karşı nankör olmayan vefalı olan, Rabbine’de vefalı olacaktır. Bu sebeple Allah kendine kul olma yolunda giden karakteristik özellikleri dünya sahnesindeki somut ilişkiler üzerinden bağlar.
Altıncı şart her ne kadar içki içmemeyi zikretmişse de bu kural aslında Allah’ın yasalarına karşı hassas olmayı ifade eder. Allah’ın bizlerin hayrımıza olan kural ve yasalarını gereğince uygulamak ve çizdiği sınırların dışına çıkmamak da affedilmemiz için gerekli şartlardandır.
O halde aslında her Kur’anî esasta olduğu gibi bu geceye ait esaslarda da özellikle insanın ahlaki yapısına ve karakterine değinen şartlar olduğunu söyleyebiliriz. Bu esasları gereğince yerine getirmeye gayret eden kişi Allah’ın affına mahzar olacaktır. Gördüğümüz gibi Allah Resulü bu kıymetli geceden bahsederken sadece bu gece yapılıp ertesi sabah unutulacak ibadet emirleri vermektense kişinin tüm hayatına rehber olacak esaslardan ve kanunlardan söz etmiştir.
Allah’a kulluğumuz sadece bu günlere hasmış gibi davranmamalı ve bu günleri bir fırsat bilerek değişim ve dönüşümümüz için önemli temeller atmalıyız.
Allah Rasulü bu geceye özel bir ibadet şekli belirtmemekle beraber bu gece kendimize bir ibadet kampı oluşturabiliriz.
Gündüzü oruçla geçirip, akşamı kaza namazlarımızla sürdürüp, tesbihlerimizde tövbeyi önceleyip, ileriye dönük kendimize fayda sağlayacak kararlarımızı bu gece alabiliriz, Allah’a bizi affetmesi için çokça dua edebilir, bu kıymetli gecede şefaatine nail olabilmek için de Peygamberimize bolca salatu selam getirerek onu yanımıza davet edebiliriz.
Berat Kandilimiz mübarek olsun, Allah bizi affedilmişler zümresinde dahil etsin.